Yani Türk İnternet alemini hedefleyen bir iktisadi teşebbüsün tam 25 milyon potansiyel ziyaretçisi, hatta müşterisi var! Peki, bu büyük pazardan para kazanan, büyüyen girişim örneği deyince neden bir elin parmağından fazla isim aklımıza gelmiyor, neden e-ticaret ülkemizde palazlanmıyor?
Ne kadar bilindik bir soru aslında! Belki sizin de sorduğunuz bir soru; belki de yurtdışına okumaya, çalışmaya giden arkadaşınızın günceli merakı veya yabancı bir iş adamının Türk İnterneti’ni anlama çabası karşısında cevap vermeye çabaladığınız bir soru.
Maalesef dijital devrim bazılarının şimdiden vardığımızı sandığı ütopik evresine henüz ulaşmadığından hala bilgi eksikliği, yokluğu hissettiğimiz alanlar var. İşte Türkiye İnterneti ve e-ticareti de bu alanlardan biri. Mantıklı çıkarımlarda bulunmak, doğru hamleleri yapabilmek için doğru veri ve bilgilere sahip olmak olmazsa olmazların başında geliyor. Güvenilir, karşılaştırılabilir veri eksikliği de aslında e-ticaretin palazlanamamasının nedenlerinden biri.
Bilgisayar Sahipliğinde Yavaşlama e-Ticareti Yavaşlatabilir
Öncelikle pazarın potansiyelini ve gerçekleşmeleri tahmin edebilmek için resmi İnternet kullanıcı sayısı, abone sayısı ve bilgisayarlaşma oranlarındaki trendle başlayacak olursak sürekli yükselen eğrilerle karşılaşıyoruz. 2003 yılında 1,2 milyon olan İnternet abone sayısı 2008’de yaklaşık 5,8 milyona yükseldi, öte yandan 2003 yılında 3,5 milyon adet ile İnternet abonesinden çok daha fazla olan kişisel bilgisayar sayısı ise 2008’de aynı şekilde 5,8 milyona dayandı. Yine aynı dönemde İnternet kullanıcı sayısı 25 milyona ulaştı!
Sadece bu üç rakam bile bize pek çok çıkarımda bulunma şansı veriyor. Bunlardan biri kabaca 6 milyon abonelik ve 6 milyon bilgisayar ile İnternet kafeleri ve iş yerlerindeki kullanımı toplasak gerçekten 25 milyona ulaşır mıyız sorusu? Ulaşsak bile bu 25 milyonun gerçekte ne kadarı e-ticaret potansiyelini meydana koyuyor? İrdelemeye devam edeceğiz.
Bir diğer çıkarım da halkın İnternet’e ulaşımında artık birinci sıkıntının ekonomik İnternet erişimi değil bilgisayarlaşma olduğu. 2008 itibarı ile bilgisayar sayısına ulaşan İnternet aboneliği sayısı yani bilgisayar başına neredeyse %100’lük İnternet penetrasyonu artık bir an önce masaüstü, dizüstü, mini dizüstü, kısaca nasıl olursa olsun bilgisayara erişimin kolaylaştırılması gerektiğini gösteriyor. İşte bu da İnternet kullanıcı sayısında 14. olan Türkiye’nin, İnternet kullanıcılarının toplam nüfusa oranında %30’lar ile neredeyse dünya 60. olmasının nedenini ortaya çıkarıyor.
Mümkünse kendine ait, değilse bile kullanım şartlarında kısıtlama olmayan cihazları kullanarak İnternet’e erişenler e-ticaret hacmini doğrudan etkiliyor. Sosyal bir aktivite olarak arkadaşlarla fiziksel ya da online alışverişe çıkabiliyoruz, ama İnternet kafede tanımadıklarımızın yanında, ekranda kişisel tercihlerimizi yansıtan ürünler arasında dolaşmak pek azımızın hoşlanarak yapacağı bir aktivite olacaktır.
E-Ticaret Hacmini Ölçebilene Aşk olsun!
Bugün Türkiye’ye yatırıma gelen, ana iş kanalı ya da ikincil kanalı İnternet olan küresel oyuncular bile Bankalararası Kart Merkezi (BKM) sanal POS verilerinden e-ticaret hacmine ulaşmaya çalışıyorlar. Sanal POS verilerine e-ticaret sayılamayacak telefon siparişleri, fatura ödemeleri, vb. kalemler de dahil olduğundan çok uçuk rakamlarla karşı karşıya kalıyoruz.
Öte yandan elektronik perakende pazarının üçte biri ila yarısı arasında bir kısmını kontrol ettiği tahmin edilen hepsiburada.com’un açıklamalarından gidersek de pazarı olduğundan küçük gördüğümüze inanıyorum. 2009 tarihli yerli ve yabancı pazar araştırma şirketlerinin sınırlı ama tutarlı rakamlarına ulaşıp yıllardır işim ve merakım gereği belli aralıklarla bir kenarda topladığım rakamların çerçeveleriyle baktığımda şu tablonun kabul edilebilir olduğunu düşünüyorum.
İkinci el pazaryerleri ve elektrikli ev aletleri, tüketici elektroniği, kitap, film gibi medya ve içerik ile oyun ve eğlence ürünleri, kozmetikler ve evcil hayvan, koleksiyon ürünleri, mücevharat gibi diğer kategorileri içeren fakat gıda, vitamin, hırdavat, giyim gibi kalemleri içermeyen, satış vergileri hariç, toplam e-ticaret hacmi 2008 yılında 1 milyar ABD Doları, ya da 1,3 milyar TL’ye ulaştı. İkinci el pazaryerlerinin büyümesi ve farklı ürün kategorilerinde farklı vergi oranlarının doğurduğu karşılaştırma zorlukları nedeniyle bu alanda araştırma yapanlara da kenara koydukları her rakamı vergili vergisiz not etmelerini tavsiye ediyorum.
Giyim, mobilya gibi saydığım kategorilerde paylaşabileceğim kadar güvenilir verilere ulaşmakta genelde de bir zorluk olduğuna inanıyorum. Bu alanlardaki iş hacminin de eklenmesiyle 1 milyar dolarlık rakamın %15 üstünde bir büyüklükten konuşmak mümkün.
Toplam pazarın neredeyse dörtte birini temsil eden tüketici elektroniği bir zamanlar açık ara önde olduğu online dünyada diğer kategorilerden daha yavaş büyümeye devam ediyor. Ev elektroniği ise e-perakendeciliğin yönünü belirleyecek hacme ulaştı. Öte yandan gerek diğer kategorilerde, gerekse de online perakendeciliğin çok daha niş ürün kategorilerinde hızlı büyüme sürüyor ve hala gidilecek çok yol var.
İnternet’ten Alışveriş Yapan Türk Kullanıcısının Beklentileri
Pazarın demografik ve ekonomik özelliklerini daha detaylandırmak, tahminlerde bulunmak da mümkün ve önemli, ama bu yazıyı bir başlangıç ve genel fikir verebilecek bir rehber gibi konumlandırabilmek için en iyisi söz konusu e-ticaret hacmini yaratan Türk İnternet kullanıcılarının alışveriş tercihlerine de değinmek.
Gerek az örneği olan kapsamlı tüketim anketleri, gerekse de başarılı ve başarısız girişimleri içerden ve dışarıdan gözlemleyebildiğimiz kadarıyla Türkiye’de e-ticaretin e-perakendecilik tarafında başarı faktörlerinin başında marka ve isim bilinilirliği ve güveni ile lojistik yeterlilik geliyor. Dolandırıcılık ve sahtecilik hala ortalama kullanıcının en büyük çekincesi olduğundan kulaktan kulağa ve İnternet üzerindeki yorumlar belirleyici rol oynuyor.
Genel bir sosyal ihtiyaç olarak konumlandırılabilecek güven ihtiyacından sonra e-girişimin kontrolündeki en önemli faktör kullanıcının yaşadığı yere ürün gönderilip gönderilmediği, kargo masrafı, zamanında teslimatta başarı. Lojistik başarı tekrar alışverişi tetikleyen temel faktörlerden. Gerek lojistik sorunlar, gerekse de alınan hizmet ya da ürünle ilgili olası sorunlarda müşteri ilişkileri, iade, sigorta, tamir gibi konuları da barındıran hizmetler önem sıralamasının yine üst sıralarında.
Kullanıcılara “niye İnternet’ten alışveriş” sorusu yöneltildiğinde bol çeşit, iyi ve detaylı açıklamalar yanıtını almadığımız bir araştırmaya güvenmemiz imkânsız. Doğal olarak başarılı Türk e-ticaret girişimlerinin çoğunun belli bir kategoride farklı ihtiyaçlara cevap verebilen ürün ve hizmetleri aynı anda sunduğunu, ayrıca bunlar hakkında iyi bilgilendirme yaptığını görüyoruz. En önemli 5 faktör listesinin sonunda ise sadece kampanya indirimleriyle sınırlı kalmayan ödeme seçeneklerinin yeterliliği yer alıyor. Çünkü hala online işlemlerde kredi kartını kullanmak ya da hemen havale çekmek istemeyen, teslimatı alırken ödemek isteyen büyük bir kitle mevcut.
Bu liste size gizli bir iksir formülü sunmuyor gibi görünebilir ama geride bıraktığımız 12 ayda Türkiye’nin en popüler e-perakendecilerinden ikisinin kepenk indirmesinin başlıca nedenleri arasında finansal zorluklardan da öte müşteri sadakati yaratamama olduğu gerçeğini daha fazla gizleyemeyiz!